Kanser kelimesinin kelime anlamı; bir organ ya da dokuda bulunan hücrelerin düzensiz bir şekilde bölünüp çoğalması sebebiyle ortaya çıkan tümörlerdir. Genel olarak bakıldığında kanser 100’den fazla hastalık grubuna sahiptir ve vücudumuzun çeşitli bölgelerinde hücrelerin kontrolsüz çoğalması sebebiyle oluşmaktadır. Tedavi edilmediği taktirde çok ciddi hastalıklara sebep olabilen kanser insanın ölümüne de sebep olabilir. Çok fazla çeşitte kanser türü olmasına rağmen hepsinin başlangıç şekli aynıdır; anormal hücrelerin kontrol dışı çoğalması ile başlar. Kanser terimi, ilk olarak Yunan fizikçi Hippocrates (MÖ 460-370) tarafından kullanılmıştır.
Normal Bir Hücrenin Kansere Dönüşmesi
Hücrelerimiz vücudumuzun temel yaşam ünitesi olarak görülmektedir ve bütün kanser çeşitleri bu hücrelerde gelişmeye başlar. Kanserin ne olduğunu anlayabilmek için öncelikle normal bir hücrenin nasıl anormal bir hücreye dönüşerek kansere dönüştüğünü anlamamız daha iyi olacaktır. İnsan vücudundaki tüm sağlıklı hücreler bölünebilir bir yeteneğine sahiptirler. Ancak, kas ve sinir hücrelerinde bu bölünebilme özelliği bulunmamaktadır.
Ölen hücrelerin tekrar yenilenmesi ve yaralanan dokuların onarımı için bölünebilme yeteneklerini kullanırlar. İnsan vücudundaki hücreler hayatın ilk yıllarında daha hızlı bölünebilirken, yetişkinlik yaşlarında bu hız gittikçe yavaşlar. Ancak hücrelerin bu bölünebilme yeteneklerinin de sınırı vardır, sonsuz sayıda bölünemezler. İnsan vücudundaki her hücrenin yaşamı süresince belli bir bölünebilme sayısı bulunmaktadır. Vücudumuzdaki hücrelerden sağlıklı olanları yaşamı boyunca ne kadar bölünmesi gerektiğini bilir ve zamanı gelince ölmesini de bilmektedir.

Buna apoptosis denmektedir; hücrenin programlı bir şekilde ölmesidir. Normal şartlara bakıldığı zaman bir insan vücudunun normal bir şekilde sağlıklı ve olağan çalışabilmesi, hücrelerin normal olarak sağlıklı büyümesi, bölünmesi ve olduğundan daha çok hücre üretmesine bağlıdır. Fakat bazen tüm bunlara rağmen bu süreç doğru yoldan sapabilir ve yeni hücrelere gerek duymadan da hücreler bölünmeye devam edebilir. Bu hücrelere bilincini kaybetmiş kanser hücreleri denir, kontrolsüz bir şekilde bölünmeye başlar ve çoğalırlar.
Fazlaca üretilen bu hücrelerin kütleleri bir büyüklük meydana getirirler ya da tümör (ur) oluştururlar. Hücrelerin merkezinde yer alan çekirdeğin içerisinde hücrenin ve organizmanın genetik bilgisinin saklı olduğu, elektron mikroskopu sayesinde de görüntülenebilen DNA olarak isimlendirilen mikroskopik iplikçikler bulunur. DNA dediğimiz bu iplikçikler, hücrenin normal fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gereklidir. Bu DNA iplikçiğinde oluşan hasarlardan dolayı da kanserli hücreler oluşur.
İyi Huylu Tümör Nedir?
Hücrenin kendi normal yaşam döngüsünde DNA hasarı olsa bile, hücre bu hasarları ya onarır ya da ölür. Kanserli hücrelerde ise hasarlanan bu DNA’nın onarılması mümkün olmaz ve kontrolsüz bir şekilde çoğalmaya başlar. DNA’nın hasar görmesi; çeşitli kimyasallar, virüsler, tütün ürünlerinin kullanımı ya da aşırı güneş ışınına maruz kalma gibi çevresel etkenlerin nedeniyle de olabilir. Kanser hücreleri gittikçe birikirler ve tümörleri oluştururlar. Bu tümörler iyi huylu olabilirler ya da aksine kötü huylu olabilirler. İyi huylu tümörlere kanser denilmemektedir. Bunlar çoğunlukla vücuttan alınırlar ve çoğu zaman oluşumlarını tekrarlamazlar.
İyi huylu tümörlerdeki bu hücreler vücudun başka bölgelerine yayılmazlar. Burada en önemlisi ise bu iyi huylu tümörler insan hayatını nadiren tehdit ederler. Fakat kötü huylu tümörlere kanser denilir. Kötü huylu bu tümörlerdeki hücreler anormal yapıdadırlar ve kontrolsüzce ve düzensiz bir şekilde bölünürler. Bu kötü huylu tümörler normal olan dokularda sıkışma yapabilirler, içlerine sızabilirler ya da tahrip edebilirler. Eğer kanserli hücreler oluştukları tümörden ayrılırsa, kan dolaşımı ya da lenf dolaşımı yolu ile vücudun diğer bölgelerine de ulaşabilirler. Gittikleri farklı yerlerde tümör kolonileri oluştururlar ve bu şekilde büyümeye devam ederler. Metastaz dediğimiz olay da kanserin bu şekilde vücudun diğer bölgelerinde yayılması olayıdır.

Kansere Yol Açabilen Faktörler Nelerdir?
Biyolojikolarak bazı unsurlar risk teşkil eder; kişinin yaşı, cinsiyeti ve ırkı gibi fiziksel özellikler risk faktörü olabilir. Fakat bunlar kanserin tipine göre de değişir. Bazı kanser türleri cinsiyetle ilişkilendirilir; mesela sadece erkeklerde bulunan prostat bezleri sadece erkeklerde prostat kanseri yapar. Meme kanseri erkek ve kadın herkeste görülebilir fakat kadınlarda yakalanma riski daha yüksektir. Kanser türlerinden pek çoğu yaşlılarda görülür. Kanserin görülme riski 50 yaş üzerindeki kişilerde daha fazladır. Bazı kanser türleri belli ırklarda daha sık görülür. Örnek olarak Amerika’daki zencilerde prostat kanserine yakalanma oranı daha yüksektir. Cilt kanseri ise sarışın insanlarda daha sık görülür.
Çevresel olarak da bazı risk faktörleri bulunur. Yaşadığımız ya da çalıştığımız çevre ve koşulları kanser oluşumu için risk teşkil edebilir. Ev ya da iş yerinde kullandığımız bazı maddeler, kanser oluşumu riskini artırır. Hava kirliliği, asbest, UV radyasyon, radon ve sigaraya maruz kalma çevresel risk taşıyan unsurlardır. Diyet amaçlı alınan bazı gıdalar kanser gelişimi riskini artırırken, bazıları da koruyucu olabilir. Kanser oluşumunda bazı genetik risk faktörleri de bulunmaktadır, bunlar kişinin ailesinden kalıtımsal olarak geçen genlerle alakalıdır.
Aile bireylerinden birine genç yaşta kanser tanısı konulan kişilerde, üç ya da daha fazla nesilde aynı tür kanser öyküsü bulunanlarda, ebeveynlerinin birinin tarafından üçten fazla kanser olgusu bulunan kişilerde ve aile üyelerinden birinde iki ya da daha fazla farklı tip kanser bulunan kişilerde kanser oluşumu riski yüksektir. Aile üyeleri arasında birden fazla kişide aynı tip kanser bulunsa dahi bu kalıtımsal bir kanser olmayabilir. Eğer kanserin kalıtımsal olduğu düşünülüyor ise genetik tarama testleri yapılmalıdır.
Kanserin Belirtileri Nelerdir?
Kanserin erken teşhis edilmesi tedavinin başarıyla sonuçlanması açısından olukça önemlidir. Bu yüzden kanserin belirtilerini bilmek de bu hastalığı erken teşhis edebilmek için önemlidir. Ancak bu belirtilerden birini ya da daha fazlasını gözlemlemek kişiye kesinlikle kanser tanısı konulması anlamına da gelmemektedir. Belirtilerden bazıları şu şekildedir; açıklanamayan kilo kaybı, birçok kanserin ilk belirtisidir; özellikle de akciğer kanseri, mide, pankreas, yemek borusu (ösefagus) kanseridir. Kanserde yüksek ateş sıklıkla görülür ancak genelde ileri evredeki kanserler ile birlikte görülür. Yüksek ateş kan kanseri ve lenf bezi tümörlerinde başlangıç belirtisi olarak görülebilmektedir.

Kan kanseri ya da kansızlığa neden olabilen mide ya da kalın bağırsak kanseri gibi kanserlerde halsizlik belirtisi erkenden ortaya çıkabilir. Halsizlik kanserin gelişimini gözlemleme konusunda önemli bir bulgudur. Kemik ya da testis tümörlerinde ilk belirti ağrı olabilir ama genelde ileri evre kanserlerde ağrı daha çok görülür. Özellikle memede, testiste, lenf bezinde ya da yumuşak doku tümörlerinde kanser belirtisi olarak bazı itleler hissedilebilir. Cildin altında bir yumru ya da şişlik şeklinde ortaya çıkabilir. Cilt tümörlerinde ciltte bazı değişiklikler görülebilir fakat bunun haricinde iç organ tümörlerinde de görülebilir. Bazı kanser türlerinde ciltte sarılık, koyulaşma ya da kızarıklık da görülebilir.
Olağan dışı bir kanama kanserlerin birçoğunda erken ya da geç dönemde ortaya çıkabilir. Eğer balgamda kan görülüyorsa akciğer kanseri belirtisi, kişinin dışkısında kan görülüyorsa kalın bağırsak kanseri belirtisi, idrarında kan görülüyor ise idrar torbası (mesane) kanseri belirtisi ve zamansız bir şekilde vajinal kanama görülmüş ise rahim veya rahim ağzı (serviks) kanserinin belirtisi olabilmektedir. İdrar yapma ve dışkılama alışkanlığındaki değişiklikler de kanser belirtisi olabilir. Kabızlık probleminin uzun sürmesi, ishal olmak ya da dışkının boyutundaki değişiklik kalın bağırsak kanserinde ilk belirti olabilir. Sancılı şekilde idrar yapmak, yapılan idrarda kan olması ya da idrar yapmadaki sıklığının değişmesi idrar torbası (mesane) ya da prostat kanserinin ilk belirtileri olabilir.
Öksürük ve horlama da kanser belirtisi olabilmektedir. Öksürük rahatsızlığının ısrarcı olması ve inatçı bir biçimde geçmiyor olması akciğer kanserinin bir belirtisi olabileceği gibi horlama adı verilen uykuda yaşanan problem de gırtlak (larinks) kanserinin ilk belirtilerinden olabilir. Kişinin vücudundaki ben ya da siğillerdeki değişiklikler kanser belirtisi olabilir. Kişinin vücudunda yıllardır var olan bir ben ya da siğildeki şekil, boyut veya renkte yeni çıkan değişiklik görüldüğü anda hemen bir doktora görünmek gerekir. Çünkü melanom adı verilen cilt tümörlerinde erken teşhis sayesinde tedavi şansı artmaktadır.
Kanserden Nasıl Korunmalı
Dünya da ve ülkemizde kişilerin ölümüne en çok neden olan hastalıkların başında kalp ve damar hastalıkları gelmektedir. Bununla birlikte ikinci sırayı ise kanser türleri almaktadır. Ülkemizde her sene yüzlerce insan çeşitli kanser türleri sebebiyle hayatını kaybederken, her yıl 175 bin yeni kanser teşhisi konulmaktadır. Oldukça endişe verici olan bu sayı karşısında kanser sadece %30-40 oranında önlenebilmektedir ve kanseri önlemede belirtileri iyi bilmek ve erken teşhis oldukça önem arz etmektedir. Kanser oluşumunu önemli ölçüde azaltabilmek için bazı risk faktörlerinin değiştirilmesi ya da önlenmesi gerekir.
Sigara başta olmak üzere bütün tütün ürünlerinin kullanılması ya da pasif içici olmak kanser oluşumu riskini artırır. Fazla düşük kiloda ya da fazla kilolu olmak da risk teşkil eder. Sağlıksız beslenme ve düşük meyve sebze tüketimi de kanseri tetikler. Alkol kullanımı da oldukça kansere oldukça etki eder. Ayrıca yetersiz fiziksel aktivite ve egzersiz yapmamak da kansere yol açabilir. Cinsel yolla bulaşabilen HPV enfeksiyonu ve Hepatit B (HBV) ya da diğer kanser yapıcı enfeksiyonlar da oldukça tehlikelidir. İyonize ya da ultraviyole radyasyona maruz kalmak da kansere yol açabilir. Çevresel hava kirliliği, katı yakıt kullanımıyla oluşan duman salınımı, ev ya da çalışma ortamında kanser yapıcı maddelere maruz kalmak da kanser oluşum riskini artırmaktadır.
- Kanserden korunmak için izlenecek ilk yol sigara başta olmak üzere tüm tütün ürünlerinden uzak durmaktır. Sigara kullanımı sonucunda akciğer kanserine çok sık rastlanmaktadır. Zararsız gibi görünen elektronik sigara insan sağlığı açısından tehlikeli olduğu bilinen maddeler içermektedir. Sigara ve tütün kullanımına hiç başlamamak, başlandıysa hemen bırakmak gerekir.
- Pasif içicilik ve sürekli dumanlı ortamlarda bulunmak da kansere neden olabileceği için dumansız hava sahaları yaratmak gerekir. Pasif içicilik dediğimiz olgu; başkalarının içtikleri ya da yanmakta olan bir tütün ürününden kaynaklanan dumanın solunması yoluyla gerçekleşir. Ülkemizde bu amaçla kapalı alanlarda tütün kullanımı yasaklanmış olsa da evlerimizde ve iş yerlerimizde sigara içilmesine izin vermememiz özellikle bu konuda daha hassas olan çocuklarımız için oldukça önemlidir.
- Sağlıklı yani normal bir kiloda olmak kanser riskini azaltmaktadır. Vücut kitle endeksi hesaplama yoluyla kilomuzun ideal değerlerde olup olmadığını öğrenerek bu yönde önlemler alabiliriz. Özellikle obezite çağımızın en büyük sorunlarından biridir ve meme, kalın barsak (kolorektal), rahim ağzı (serviks), rahim (endometrium), yumurtalık (over) kanserlerine yol açabilmektedir.
- Sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmek kanserden korunmak için çok önemlidir. Günlük alınan enerji ile fiziksel aktivite dengelenebilir. Kahvaltı öğününü de atlamadan günde 3 öğün beslenme düzeni oluşturmak gerekir. Enerji içeceklerinden, fast food dediğimiz hazır yiyeceklerden, trans yağ içeren gıdalardan, fazla karbonhidrat tüketiminden, aşırı tuzlu ya da şekerli gıdaları tüketmekten kaçınmamız gerekir. Bunlar yerine yeterli düzeyde et ve süt ürünü tüketmeli, meyve suları yerine meyvenin kendisini yemeli, kuru baklagiller tüketimini de artırmamız gerekmektedir.
- Gün içinde aldığımız enerjiye karşılık yeterli düzeyde fiziksel aktivitede bulunmak kanseri önlemek açısından önemlidir. Aktivite olarak hızlı tempoda yürüme, koşma, voleybol oynama ve yüzme gibi sporlar yapılabilir.
- Kanserin oluşumunu engellemek için alkolden uzak durmamız gerekir. Alkol tüketimi kişilerde başta karaciğer hastalıkları olmak üzere; obezite, kalp damar hastalıkları ve bazı kanser türlerinin oluşmasına da sebep olmaktadır.
0 Yorum